Anadolu ve Kar
Anadolu Karbeyaz
Çocukluğa yaklaştıran bir yanı vardır karın. Saflığın simgesi beyaz, kışın yeryüzünde onunla gösterir kendini. Ve kaç yaşında olursa olsun, nerede yaşarsa yaşasın insan belki de en çok kar ile ışıtır içini…
Biri doğanın, biri ömrün en masum çağı belki de. Kar ve çocuk… Birbirine bu denli yaraşan başka bir ikili daha var mıdır yeryüzünde?..
Kar, katman katman. Zaman da… Asude bir beyaz örtü üzerinde, kökleri çok derinde İshak Paşa Sarayı. Asırlar öncesinin, şimdinin ve geleceğin ortak nabzı tam da burada atıyor sanki.
Şelaleler ortasındaysanız, suların güzelliğine bakarak belki siz de düşünürsünüz: Burada kar, iki defa yağar. Birinde tanedir, bembeyaz. Birinde çağlayarak akar, erimiştir. Rüya gibi bir manzara… Oysa hepsi gerçektir!
Gök nerede, yer nerede? Beyaz mı mavinin, mavi mi beyazın içinde? Bütün renkleriyle tabiat insanı da besliyor, hayvanı da… Belki de bu masmavi sular bir çocuğun düşünde, mavi karlar eriyince…
Geride bıraktığını da taşır gönlünde insan, gideceği yere kadar. Yağdığı göğü de taşır gönlünde kar, eridiği ana kadar… Yola çıkmak, gitmek, ulaşmak belki de “tertemiz bir sayfa” açmaktır hayatta daima!
“Kar o temiz eldiveni gökyüzünün.” diyor ya şair… Göğün mavisi, gözün mavisi, küçümen elleri çocuğun, yeryüzünde gülümsemesi… Bir çifti değil, o tertemiz eldivenin binlercesi… Bu güzelliğin içinde evin duvarı, penceresi… Tabiatın sonsuz ezgisi!
Yere düşen kar taneleri, göğe uzamış ağaçlar, insanın “ara yerde” serüveni… Yaradılışın kusursuz dengesi!
Anadolu’dan Kar Fotoğrafları
Yazı: Seyit Göktepe Fotoğraf: Tayfun Çiftçi