Çanakkale Zaferi
Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale vanzak, atatürk, gelibolu, m kemal ,savaş ,çanakkale e Orhaniye tabyalarını havantopu ile dövdüler.Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar. 24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz’a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on’u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.
19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzilli bir bombardımana girişti. Boğaz’a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı. İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlardı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donanmayla Boğaz’a saldıracağını, yakında İstanbul’da olacağını Londra’ya bildirdi.
Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz’a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz’a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz’daki mayın sayısı on bir hat olarak 400’ü aşmıştı. 18 Mart 1915: İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı’na girdi. Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu.
İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu. İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz’ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor:
«İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütunları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.» Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.
«Saat 13.45’de Suffren’in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.» Türk tabyaları, Boğaz’ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralandı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir’den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders’in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi. Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal’in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen’de Conkbayır’da, savaştı. Cephanesi biten askerlere:
— Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ;
— «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır’a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı’nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal’in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.
Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar’dır. 19 – 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 – 9 Ocak’ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.
Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir. Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kaynağı oldu. Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir.
Çanakkale Zaferi İçin Söylenen Seçme Sözler
“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
M. Kemal ATATÜRK
“Harpte iki meş’um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.”
İngiliz Başbakanı Asquith
“Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum.”
Churchill
“Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir Hali kurtardı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı.”
Sami Paşazade Sezai
“Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.”
Churchill
“… Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se’bat cihetiyle takdir ve senaya liyakatı, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşmamn taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir.” [439]
Alman Generali Liman von Sanders
“Avrupa’da hizbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklierle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.”
General Tawshend
“Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.”
General Fahri BELEN
“Müttefiklerin gayreti kalmamıştır. Türkiye insan menbalarını (kaynaklarını) sarf ederek bitab (bitkin) kalmış, müttefikler, hissolunur derecede zayıflamamışlardır. Fakat Çanakkale Muharebesi’nin Rusya’nın akibeti ve Balkanlar’daki tesiriyle Türkler müteselli olabilirler.”
Larşer
“… Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layikiyle takdir edilmemiş olması, Ingilizler için felaket olmuştur…. Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, Ingilizler kendileriyle dövüştükten sonra bittecrübe anlamışlardır.”
Ingiliz Generali Oglander
“Yenilmez Ingiliz donanmasının uğradığı akibetten komutanlar değil, strateji kurallarını ihmal eden devlet adamları sorumludur. Boğazlar ve Trakya bölgesinde altı Türk kolordusu varken, donanmayı tahkim edilmiş bir Boğaz’dan geçirmek ve Boğaz kıyıları işgal edilmeden beş tümenlik bir kuvvei seferiyeyi Istanbul’a getirmek planının şansı çok azdı.”
General Fahri BELEN
“Çanakkale Savaşları, Avusturalya ordusunun gelişimine birçok etkide bulunmuştur. İlk olarak Avusturalya ordusu kuvvetlerinin bir yabancı tarafından değil, bir Avusturalyalı subay tarafından idare edilmesini temin edecek bir uygulamaya başlanmıştır. Ve Çanakkale olayları, bu uygulamayı başlattı.”
Avustralyalı Yarbay D. M. HORNER
“Çanakkale Savaşları, savaşa İngiliz bayrağı altında katılan Yeni Zelanda’nın uluslaşma sürecine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1915’te Yeni Zelandalılar, kimliklerini İngiliz İmparatorluğu içerisinde tanımlamaktaydılar ve bağımsızlık kazanmak gibi istekleri yoktu.”
Yeni Zelandalı Prof. Dr. J. PHİLLIPS
“Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarımn başlangıcı ve ilk örneğidir.”
Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo MIKI
“Avrupa diplomasisinin çıkmazlarında ihtiyatla yolunu arayan ve Avrupa devletleri’nin birbirine düşmüş meclislerinde kendi lehinde fırsatlar kollamaya çalışan ürkek ve tereddütler içindeki Osmanlı, artık yerini, dimdik adeta mağrur ve kendine güvenen, kendi hayatını yaşamaya azmetmiş, Hristiyan düşmanlarına tam bir istihfafla bakan şahsiyete bırakmıştı.”
Alan Moorhead
“Çanakkale Boğazı’ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Martı aralıksız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki hasar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cephane durumu ciddiyetini koruyordu.”
Robert Rhodes James
“Çanakkale Müharebelerinde Türk ordusunun başında daha başlangıçtan itibaren orayı, üç kez ve yalnız kendi inisiyatifiyle kurtarmış olan Türk Başbuğu (Atatürk) bulunmuş olsaydı, bu gün tarih, bir Çanakkale Savaşı yerine, karaya ayak basmasıyla beraber, akim kalan bir Çanakkale teşebbüsünden bahsederdi.”
M. Şevki YAZMAN
Çanakkale’de Şehit Olan 50 Öğrencinin Hikâyesi
Cennete mezun oldular İsmi söylenen her gencin arkasından, merasime gelenler, özellikle de aileleri “Şehit, Cennet-i Âlâ’da!..” diye bağırdı. Bu yoklama, Çanakkale Zaferi’nin ardından İstanbul Sultanisi’nde alındı. Ölüm ile hayat, esaret ile hürriyet arasında kıl kadar mesafenin kaldığı bir zamanda, vatanı için hiç düşünmeden canlarını feda eden 50 İstanbul Liseli şehidin ruhlarını şâd etmek için düzenlenen bir merasimde. Çanakkale’de şehit olan tıbbiyeliler, Darü’l-Fünun öğrencileri gibi bu liseli öğrencilerin hikâyeleri de günümüze kadar kulaktan kulağa anlatıldı durdu. Fakat kimlikleri hakkında ne bir bilgiye ne de belgeye rastlanmadı. Emekli öğretmen Halide Alptekin, yalnızca hikâyeleri bilinen bu isimsiz kahramanların da bir ismi olsun ve kurgu da olsa dünya durdukça hatırlansınlar diye ‘Şehadetname’ isimli romanı yazdı.
Bu öğrencilerle ilgili hiçbir belgenin olmayışını garip bulduğunu ve kendisinde bir merak uyandırdığını söyleyen Alptekin, öğrencilerine kol kanat geren bir öğretmen şefkati ile bu romanı kaleme aldığını söylüyor. Romanda bu elli gençle birlikte sayıları iki şehrin nüfusunu bulan kahramanların “bu topraklar için toprağa girişinin” destanı anlatılıyor. Yıl 1915. Harbiye Nâzırı Enver Paşa, Beyazıt Meydanı’ndaki Harbiye Nezareti’nin bahçesinde ünlü konuşmasını yapıyor.”Vatan elden gidiyor, daha çok asker lazım!” Bahçe hınca hınç dolu. İstanbul halkı orada, İstanbul Sultanisi’nin (lisesinin) elli öğrencisi de orada…Onlar gibi Darü’l Fünun öğrencileri ve tıbbiyeliler de meydanda. Herkesin içi kan ağlamakta…Balkan faciasının da izleri taze üstelik. Meydandaki o 50 öğrenci , her vatan evladı gibi cepheye koşmak için can atmaktalar. Ancak bir kanun var: 1909-1914 Askerî Mükellefiyet Kanunu. Kanuna göre Sultaniye öğrencileri askere alınamaz.
Ancak durum değişir, Çanakkale’de asker ihtiyacı doğar. Gönüllü olmak koşuluyla lise öğrencileri de askere kabul edilmeye başlanır. O 50 öğrenci Bu öğrenci soluğu cephede alır. İkinci tümen ihtiyatları ile birlikte oluşturulur. Tümenin başında Yarbay Hasan Bey vardır. Bu gencecik yiğitler bu bıyığı yeni terlemiş gençler, gece yarısı cepheye intikal ederler. Başlarındaki Yarbay Hasan Bey üstlerine, “Bunlar daha yeni geldiler, biraz cepheyi tanısınlar, sabah çatışmalara girsinler” der fakat dinletemez. Ne hazindir ki cepheye gittikten altı saat sonra şehit olurlar. General Liman Von Sanders’in yanlış savaş taktiği, sürekli taarruz istemesi, gençlerin erkenden ölmelerine sebep olur.
19 Mayıs saldırılarında Türk tarafında 10 bin kayıp (3 bin şehit, 6 bin yaralı) olmasına karşın Anzaklarda ise 160 ölü, 468 yaralı vardı. Anzakların o saldırıda makineli tüfeklerle attığı mermi sayısı 948 olarak tespit edildi. 2. Tümen’in bazı alaylarının yer aldığı cephe uzunluğu 600 metre olup her 15 cm’ye bir asker düştüğü biliniyor. Her bir Türk askerine 95 adet mermi isabet etti. Bu saldırıda İstanbul Tıp Fakültesi’nden 100 öğrenci ile İstanbul Lisesi’nden 50 öğrenci şehit oldu.
İstanbul Lisesi (İstanbul Sultanisi) I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile 1914 yılında, Karaköy’de bulunan Saint Benoit Fransız Lisesi binalarına nakledildi. Zira savaş halinde bulunulan Fransa’nın denetiminde bulunan okullar kapatılmış ve buralarda görev yapmakta olan çoğunluğu din görevlisi Fransız öğretmenler yurtdışına çıkarılmışlardı. Kapatılmış olan Fransız okulları da genellikle okul ya da hastane olarak kullanılıyordu. 1911 yılından itibaren sürmekte olan savaşlar sebebiyle, okulların bir bölümü hastane olarak kullanılmaktaydı. Çanakkale Savaşı’na gönüllü olarak katılan 50 İstanbul Sultanisi (İstanbul Lisesi) öğrencisinin şehit düştüğü haberi okula ulaşınca, geride kalan öğrenciler ağabeylerinin anısına okulun kapılarını ve pervazlarını matem rengi siyaha boyadılar. Böylece sarı-siyah okulun simgesi halini aldı. 4 Ocak 1926 yılında Kemal Halim Gürgen’in girişimleriyle kurulan İstanbulspor da renklerini okulun rengine borçlu.
Çanakkale Cephesinde Kadın Savaşcılar
Çanakkale Savaşları’nın henüz araştırılmayı bekleyen bir çok siyasal, sosyal ve askeri yönünün daha olduğu bir gerçek. Örneğin; bu savaşların bizde belki de hiç bilinmeyen bir diğer yönü, Çanakkale’de bazı kadın Türk kadın savaşçılarının da, Mehmetçik ile birlikte çarpıştıklarıdır.
Konuyla ilgili ilk belgesel bilgilere Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde, Anzac askerlerinin Çanakkale’de siperlerde yazdıkları günlük ve mektuplarda rastlanmaktadır. Örneğin, The Age adlı Avusturalya gazetesinde, 8 Eylül 1915 tarihinde şu başlıkta bir haber yer almaktadır.
“Kadın bir keskin nişancı: ilk günkü çarpışmada vuruldu: J. C. Davies adlı bir asker annesine yazdığı mektupta şöyle demektedir: “… Vurulduğum 18 Mayıs günü, keskin nişancı bir Türk kızı vardı. Güzel, iri yapılı ve 19-21 yaşları arasında görünüyordu. Günün uzunca bir bölümünde sürekli olarak ateş etti. Gerçi bir çok adamımızı vurdu ama gün bitiminden önce Avusturalyalı bir asker tarafından vurulunca, gene de üzüldüm. Ölüsünü ele geçirdiğimizde yanında bir Türk erkeğinin cesedini de bulduk. Kadının vücudunda tam 52 kurşun vardı… Bu savaş korkunç”
Arşivlerde aynı konuyu dile getiren birkaç mektup ya da günlük daha bulunmaktadır. Gerçi bu tür haberlerin Anzak askerlerinin, zor siper koşullarında, aylarca süren çarpışmaların yıpratıcı etkisinde geliştirdikleri hayal ürünü şeyler olduğu da düşünülebilir. Ancak, “Keskin nişancı Türk kadınları” ve “Türk kadın savaşçılarını” anlatan diğer asker mektupları da incelenip, birbirleriyle karşılaştırıldığında, anlatılanların doğru olma olasılığının çok yüksek olduğu söylenebilir. Kısacası, Çanakkale Savaşları’nın daha birçok yönü, genç araştırmacılarımızın çalışmalarını ve aydınlatılmayı beklemektedir.
Türkler Neden Zehirli Gaz Kullanmadılar?
Her iki taraf askerleri de zafer için bulundukları bu topraklarda, karşılarındaki askerlerin de kendileri gibi insan olduğunu, öldüklerini, ölürken acı çektiklerini, kan döktüklerini ve kısacası farksız olduklarını anlıyorlardı. Başlangıçta Müttefik askerleri için, Türklere esir düşmek korkulu rüya idi. Esir düşerlerse Türklerin onlara neler yapabileceklerini hayal bile edemiyorlardı. Zaman geçtikçe yaşanan olaylar bu düşünceleri siliyordu. Yaralı müttefik askerlerine Türklerin gösterdiği ilgi, esirlere yapılan iyi muamele ve Türklerin dürüst savaşçılar olması müttefik askerlerinin bu düşüncelerini tamamen değiştirmişti.
Gazeteci C.E.W.Bean, 10 Kasım 1915’te defterine “Türkler: Yaşamın Güzel Yanları” başlığıyla, siperlerdeki bu ilginç durumu şöyle anlatıyor. :
“Son zamanlarda Türklerle iyi iletişim kuruyorduk. Siperlerine, Mısır’daki Türk savaş esirlerinden gelen ve çok iyi bakıldıklarını anlatan mektuplarıyla, sağlıklı ve mutlu olduklarını gösteren fotoğraflarını atmıştık. (Gerçi bizim askerler bunu yapmamızı pek istemiyor ama…) Her neyse, karşıdan şu yanıtı aldık: “Sadaka ile yaşayan bir adam, domuzun, lanetin tekidir. Karnımız tok olduğu gibi yedek yiyeceğimiz de bol. Ellerimizde tüfeklerle hazırız. İngilizlerin çok silah ve cephanesi olabilir. Ancak, bizim de süngülerimiz ve inancımız var. Eğer iddia ettiğiniz gibi büyük bir millet iseniz, neden üstün ilkeler doğrultusunda hareket etmiyorsunuz da, başkalarının aklını çelerek sadakatlerini bozmaya çalışıp alçalıyorsunuz?…
Çok asilce bir cevap! Bu tür çabaları yoğunlaştırıp, Türklerin teslim olmalarını sağlayabiliriz sanıyordum. Kaldı ki onlar da -ya da Almanlar-, benzer yöntemleri bizim üzerimizde denemişlerdi.”
“Üç hafta kadar önce, Türklerin üç günlük bir bayramı vardı. Bizim siperlere, üzerine silinmez kalemle ve aceleyle şunlar yazılı iki paket sigara attılar: Prenez, fumez avec plaisir notre heureux énnemis. (Alın, afiyetle için mutlu düşmanlarımız)
Karşılığında biz de onlara, konserve sığır eti yolladık. Paketi, üzerinde “Bully beef non” (sığır bifteği istemeyiz) mesajı yazılı olarak geri yolladılar.”
Avustralyalı bir albay ise, Ekim ayı sonunda ülkesine yolladığı mektupta, “Siperlerdeki Yaşam ve Türkler” başlığı altında durumu şöyle dile getiriyor:
“Türkler çok dürüst savaşçılar. Kahramanlık ve cesaretleri tartışılmaz. İşkence, zulüm ve dumdum kurşunu konusundaki tüm iddialar yalandır. Geçen gün, yanlışlıkla atılan bir şarapnel ile Kızılhaç katırlarından birisini öldürdüler. Anında özür dilediler. Daha önce de yaralılarımızla ilgilendiler. Onları, kıyıya bırakıp bize haber verdiler. Burada hiçbirimizin, Türklere karşı büyük bir düşmanlık beslediğini sanmıyorum…”
Öte yandan, Çanakkale Cephesinde Müttefiklerin en çekindiği şeylerden bir, Türklerin zehirli gaz kullanma olasılığıydı. Genel olarak yüksek noktaları tuttukları için ve rüzgar da uygun estiği zaman, zehirli gaz kullanılması çok büyük can kaybına yol açabilirdi. Almanların elinde bu gazdan bulunduğu biliniyordu. Batı Cephesi’nde, Fransa’da kullanmışlardı da…Özellikle İngilizlerin, zehirli gaz kullanımından endişe ettiği ve askerlere gaz maskesi dağıtıp, olası bir tehlikede neler yapılması gerektiği konusunda özel eğitim verdiklerini öğreniyoruz. Ancak Türk subay ve komutanları, Almanların isteğine ve önerisine karşılık bu yöntemi, “mertçe ve adil” bulmayıp, savaş kurallarına da aykırı olacağı gerekçesiyle onaylamamış ve zehirli gazı, savaşın son gününe kadar kullanmamışlardır.
Çanakkale Cephesi’nde zehirli gaz kullanıldığına ilişkin haberlerin asılsız olduğu ve endişeye gerek bulunmadığı, Avustralya ve Yeni Zelanda basınında sık sık dile getirilmiştir. Örneğin, Wellington’da çıkan “Otago Times” Gazetesi, 1 kasım 1915 günü, “Savaşçı olarak Türk” başlıklı bir yazı yayınlamıştır. Yazıda aynen şunlar yer almaktadır:
“…Hastaneye ateş edilmiyor, zehirli gaz kullanılmıyor. Triumph (savaş gemisi) isabet alıp batmaya başlayınca, tekrar ateş edilmiyor. Türk, ikili oynamıyor. Bunun aksini iddia edenler Gelibolu’ya değil, en çok Mısır’a kadar gelenlerdir.
The Age adlı Avustralya gazetesi, 11 Aralık 1915’te, gene Türklerin zehirli gaz kullanması sorununu ele almış ve “gaz bombası saldırısından korkulmuyor” başlığı altında yayınlanan yorum yazısında, cepheden gelen raporlara dayanarak konuyu şöyle değerlendirmiştir.
“…Şu ana kadar bu cephede Türklerin savaş yöntemlerinin hakça olduğunu kabul etmek dürüstlük gereğidir. Türklerle Avustralyalılar arasındaki savaş mertçeydi ve sonuna kadar öyle olacağını umuyoruz. Bu savaştan önce Türk’ü hor görüyorduk. Artık öyle bir şey söz konusu değil. O’nu yendiğimizde -ki o gün uzak değildir- hepimiz onları Almanların etkisine girmekle birlikte, ahlâksızca savaş yöntemleri kullanacak kadar tötonikleşmemiş (Almanlaşmamış) olarak hatırlamak istiyoruz.”
Türklerin zehirli gaz kullanmama nedenlerinden biri de yüksek noktaları tutuyor olmalarıydı. Özellikle Arıburnu’nda yukarıdan aşağı doğru atılacak gaz bombası denizden esen rüzgarla yukarılara çıkabilir ve Türk askerlerini de etkileyebilirdi. Hatta Çanakkale’nin meşhur rüzgarı, zehirli gazı yarımadanın hesaplanamayan bölgelerine sürükleyebilirdi.
Ayrıca Türklerin elinde gaz maskesi de bulunmuyordu. Herhangi bir gaz kullanımında gaz maskeleri olmadan dayanmak olanaksızdı. Bu arada Türklerin elinde zehirli gaz bulunup bulunmadığı da araştırma konusudur. Gerçi olsaydı da bu gazın sonuç itibariyle kullanılmayacağı açıktır. Böylelikle Müttefik askerlerinin Türklere olan güvenleri boşa çıkmamış, “Türkler zehirli gaz kullanmaz, onlar dürüst savaşçıdırlar” diyerek gaz maskesi takmayarak bu güveni sürdürmüşlerdir. örüldüğü gibi savaşın her türlü çirkinliğine rağmen, savaşın içinde bile böylesi bir imaj yaratmak, Çanakkale Savaşları’nı yüzyılın, hatta yarınların son centilmen savaşı haline getirmiştir.
Çanakkale Türküsü
Çanakkale Türküsü olarak bildiğimiz İhsan Ozanoğlu’ndan alınıp Muzaffer Sarısözen tarafından notaya alınan bu kahramanlık türküsünün ortaya çıkış hikâyesini yine İhsan Ozanoğlu’nun kaleminden takip edelim: “Radyo arşivinde 85, konservatuarda 135 türküm var. 223 türküyü 1934 yılında banda doldurdum.” Bir akşam Ahmet Kudsi Tecer ile Halil Bedii evime geldiler. Kendilerine yardımcı oldum. Bana çıkarıp para teklif ettiler. Doldurduğum bantları radyoda yayınlarken İhsan Ozanoğlu’ndan alınmıştır denmez. Köroğlu’nu yaşlılardan uzun bir araştırma sonucu bulup, mikrofonda ilk defa ben okudum. Aynı türküyü Perihan Hanımefendi eşliğinde çaldım. Çanakkale Türküsü’nün radyoya verilişi çok enteresandır.
Bir sabah PTT Müessesi beni telefon başına getirdi. Telefonda Muzaffer Sarısözen “Bu akşam Çanakkale Zaferi ‘ni kutlayacağız, repertuarımızda bir şey yok. Bilen de yok. Siz de olmak lazım “. -Notasını yapıp postalasam iki günde varır. Ne yapalım? Telefon parasını öderseniz kabinden çalar söylerim. Siz de banda alırsınız. Anlaştık, o akşam benim verdiğime benzer şekilde çaldılar. Ama İhsan Ozanoğlu’ndan alındığı söylenmez”. “Türküyü anam Hafıza Emine Aşıkoğlu bestelemiştir” diyen İnsan Ozanoğlu’nıı bu münasebetle bir defa daha saygıyla anmak istiyorum. Çoğumuzun Kastamonu türküsü olduğunu tahmin bile edemeyeceği bu türkünün kaynağı, Kastamonu’nun Balkan, Trablusgarp, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşlarında milleti, memleketi için çok şehit vermiş olmasıdır. I. Dünya Savaşı içinde yer alan Çanakkale Zaferi’nin Türk Tarihi’ndeki yeri Kastamonulu şairin bu dizelerine gerekçe oldu. Rahmetli Ozanoğlu’nun TRT yayınlarında hak ettiği, emeği geçtiği alanlarda anılması temennisiyle:
Çanakkale içinde Aynalı Çarşı,
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı, kimimiz evli
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale üstüne duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi,
Analar, babalar mektubu kesti.
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içi sıra söğütler
Oturmuş zabitler asker öğütler
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içinde harman olur mu?
Kâfir düşmanlarda iman olur mu?
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içinde vurdular beni,
Ölmeden mezara koydular beni.
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra bozanlar,
Oturmuş kâtipler künye yazarlar.
Ooof gençliğim eyvah
Çanakkale Türküsü hakkında Ege Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Onur Akdoğu’nun da söyleyecekleri var:
Çanakkale Türküsü’nün kime ait olduğu hususunda Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Öğretim Üyesi Onur Akdoğu, yaptığı araştırmada sözlerin kime ait olduğu tespit edilemeyen, “Çanakkale İçinde Vurdular Beni” türküsünü Kevser isminde bir hanımın bestelediğini tespit etti.
Türklerin zaman içinde bazı ezgisel ve sözel değişikliklere uğrayabileceğini belirten Akdoğu, Çanakkale Türküsü’nün de bazı değişikliklerden geçerek günümüze ulaştığını ifade ediyor. Onur Akdoğu, Çanakkale Türküsü’nün bestecisinin, Dar-ül -Elhan’da dersler vermiş, keman hocalığı yapmış bestekâr Kevser Hanım olduğunu tespit etmiştir. Akdoğu, Kevser Hanını’in Çanakkale Türküsü’nü, bugünkünden biraz farklı olan orijinal şekliyle 1915 yılında bestelediğini kaydediyor.
Çanakkale Türküsü’nün bestecisinin kim olduğu hakkında şimdiye kadar çeşitli görüşler ortaya atıldığını, ancak Çanakkale Türküsü’ne ait orijinal baskı notalarını bulduktan sonra bestekârın Kevser Hanım olduğunun kesinleştiğini ifade eden, Akdoğu müzik tarihi içinde yer alması muhtemelen bir yanlışlığı enleyebildiği için mutluluk duyduğunu kaydediyor.
Emekli Tabip Albay Doktor Seyfullah Nutku’nun 29 Eylül 1914’de Çanakkale’den Annesine Yazdığı Mektup:
Sevgili Anneciğim,
Canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul’a mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacakmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, ama çok kalmadı, bize veda etti. Bize “zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten daha kutsal olduğunu” söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı” şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler top arabaları mekkare ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız Harp Filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buralar bombardıman edilecekmiş. Bu bombardımanı görmek isterdim, ama yakında Çanakkale’den ayrılacağız, ama size kavuşacağım ben. Beybabamın sizin ellerinizden öper, kardeşlerime selam ederim.2 Oğlunuz SEYFULLAH
Burada benim söyleyeceklerim: Seyfullah annesine mektubu 29 Eylül 1914’te yazıyor ve türkünün esas çarpıcı satırını da ekliyor. Buna göre türkünün Çanakkale Savaşları başlamadan okunmakta olduğu anlaşılmaktadır. O halde türkü, 1914 yılının ilk aylarından itibaren Çanakkale Boğazı’nda bir savaş tehlikesi belirmesi üzerine yakılmış olmalıdır ya da bir topçu erinin Çanakkale’ye gönderilmesi üzerine arkasından söylenmiş olabilir. Sonuç olarak anlaşılıyor ki Çanakkale Türküsü savaş başlamadan bestelenmiş ve söylenmiştir.
*Seyfullah, savaş sırasında Çanakkale Sultanisi 1.sınıf talebesi idi. 1903 Kastamonu doğumlu. Kaynak: Çanakkale Şanlı Tarihine Bir Bakış, Emrullah Nutku. Çanakkale Savaşlarrnın 60. Yıl Armağanı, s.8, Seyfullah, Emrullah’ın kardeşidir
Çanakkale Savaşı’nda en çok şehit veren illerin sıralaması ise şöyledir;
1. Bursa – 3274
2. Balıkesir – 3003
3. Konya – 2683
4. Kastamonu – 2527
5. Denizli – 2258
6. Ankara – 1926
7. İstanbul – 1908
8. Çanakkale – 1876
Çanakkale’de İllerin Şehit Sayısı !
Adana (842)
Adiyaman (11)
Afyon (95)
Aksaray (285)
Amasya (32)
Ankara (1772)
Antalya (183)
Artvin (10)
Aydin (1746)
Balikesir (2779)
Bartin (254)
Bayburt (21)
Bilecik (854)
Bingöl (8)
Bitlis (59)
Bolu (1405)
Burdur (606)
Bursa (3737)
çankiri (972)
çanakkale (1788)
çorum (1333)
Denizli (2195)
Diyarbakir (49)
Edirne (858)
Elaziğ (159)
Erzincan (282)
Erzurum (109)
Eskişehir (843)
Gaziantep (502)
Giresun (114)
Gümüşhane (39)
Hatay (283)
Içel (1218)
Isparta (55)
Istanbul (1648)
Izmir (1720)
Kahramanmaraş (213)
Karaman (455)
Kars (1)
Kastamonu (2425)
Kayseri (771)
Kirikkale (232)
Kirklareli (366)
Kirşehir (448)
Kocaeli (583)
Konya (2488)
Kütahya (1487)
Malatya (141)
Manisa (2174)
Mardin (7)
Muğla (671)
Muş (7)
Nevşehir (525)
Niğde (509)
Ordu (56)
Rize (71)
Sakarya (526)
Samsun (44)
Siirt (40)
Sinop (1488)
Sivas (25)
Tekirdağ (646)
Tokat (47)
Trabzon (155)
Tunceli (30)
Urfa (383)
Uşak (818)
Van (36)
Yozgat (661)
Zonguldak (753)
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;
‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.
Asım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Çanakkale Savaşları Kaynak Siteler – İngilizce
Sitenin İsmi
|
Australian War Memorial |
Adresi
|
http://www.awm.gov.au |
Açıklama
|
Dünyanın en büyük müzelerinden biri olan Avustralian War Memorial’in devasa içerikli internet sitesi. Müzede yer alan eserlerin ve en önemlisi arşivlerinde yer alan fotoğrafları, belgeleri, ses kayıtlarını site üzerinden görebilirsiniz.http://cas.awm.gov.au alt adresinden, örneğin “gallipoli” kelimesini arayarak binlerce belge ve fotoğrafa ulaşabilirsiniz.http://www.awm.gov.au/gmaps alt adresinden de Çanakkale savaşları ile ilgili orjinal haritalara yüksek çözünürlükte ulaşabilirsiniz. Limon Von Sanders’in kullandığı harita, çıkarma haritaları, mezarlık ve siper haritalarını mutlaka incelemelisiniz. |
Sitenin İsmi
|
Imperial War Museum |
Adresi
|
http://www.iwmcollections.org.uk |
Açıklama
|
Londra’da bulunan Imperial War Museum’un koleksiyonun yer aldığı site… Sayfanın üst menüsünde 1.Dünya savaşı hava, kara, deniz savaşları, esirler siviller vb. konularına ait bilgiler bulabilirsiniz.Arama seçeneğini kullanarak binlerc belge ve fotoğrafa ulaşabileceğiniz bir site.Ayrıca Çanakkale Savaşları’nın kısaca anlatıldığı, fotoğraf ve haritalarla desteklenmiş bir içerik sayfası mevcut. Tıklayın |
Sitenin İsmi
|
World War I Document Archive |
Adresi
|
http://www.gwpda.org |
Açıklama
|
1. Dünya savaşı ile ilgili belgelerin yayınlandığı sitede, Çanakkale savaşları ile ilgili belgelerin orjinal metinlerine ulaşabilirsiniz. Lord Kitchener ve Ian Hamilton’un Çanakkale raporları, Ellis Ashmead Bartlett’in İngiltere Başbakanı Lord Asquith’e yazdığı mektup gibi… Yüzlerce belgeye ulaşmak için, sitede yer alan arama bölümünden, “gallipoli” ve benzeri sembolik kelimelerle arama yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır.Ayrıca sitede bir fotoğraf albümü de bulunuyor. Tıklayın |
Sitenin İsmi
|
First World War |
Adresi
|
http://www.firstworldwar.com |
Açıklama
|
1. Dünya savaşı hakkında en geniş içerikli sitelerden biri. Çanakkale savaşları ile ilgili bir çok bilgi, belge, harita ve fotoğrafa ulaşmak mümkün.Çanakkale savaşlarına ait bir bölümü de bulunan site mutlaka görülmeli. |
Sitenin İsmi
|
Digger History |
Adresi
|
http://www.diggerhistory.info |
Açıklama
|
Çanakkale savaşları ile ilgili önemli kaynaklardan biri. Savaşın tarihi, kronolojisi, savaşa katılan birlikler vb. bir çok detayı barındran site mutlaka ziyaret edilmeli. |
Sitenin İsmi
|
First World War |
Adresi
|
http://www.firstworldwar.com |
Açıklama
|
1. Dünya savaşı hakkında en geniş içerikli sitelerden biri. Çanakkale savaşları ile ilgili bir çok bilgi, belge, harita ve fotoğrafa ulaşmak mümkün.Çanakkale savaşlarına ait bir bölümü de bulunan site mutlaka ziyaret edilmeli. |
Sitenin İsmi
|
First World War |
Adresi
|
http://www.firstworldwar.com |
Açıklama
|
1. Dünya savaşı hakkında en geniş içerikli sitelerden biri. Çanakkale savaşları ile ilgili bir çok bilgi, belge, harita ve fotoğrafa ulaşmak mümkün.Çanakkale savaşlarına ait bir bölümü de bulunan site mutlaka ziyaret edilmeli. |
Çanakkale Savaşları Kaynak Siteler – Türkçe
Sitenin İsmi
|
Çanakkale Müzesi |
Adresi
|
http://www.canakkalemuzesi.com |
Açıklama
|
Seyit Ahmet Sılay tarafından hazırlanmış olan site, Çanakkale Savaşları ile ilgili en kapsamlı sitelerden biri. Yayın hayatına yeni başlamış olmasına rağmen gerek tasarımı, gerekse dolgun içeriği ile mutlaka görülmesi gerekli olan bir site. Sitede ayrıca, S.Ahmet Bey’e ait, siteye de ismini veren, kişisel koleksiyonun fotoğraflarını bulabilirsiniz. |
Sitenin İsmi
|
Dr. Tuncay Yılmazer’le Geliboluyu Anlamak |
Adresi
|
http://www.geliboluyuanlamak.com |
Açıklama
|
Araştırmacı Yazar Dr. Tuncay Yılmazer’in kişisel sitesi. Sitede Dr.Tuncay Yılmazer’in Balkan Savaşı, Çanakkale ve diğer 1.Dünya savaşı cepheleri üzerine makaleleri yer alıyor. Ayrıca bu alanda yapılan çalışmaların da yayınlandığı sitenin en büyük artıları, orjinal çalışmalara yer vermesi ve sürekli güncellenmesi… Çanakkale Savaşları hakkında yapılan yeni araştırma ve çalışmalardan haberdar olmak istiyorsanız mutlaka ziyaret etmelisiniz. |
Sitenin İsmi
|
Çanakkale 1915 Web Sitesi |
Adresi
|
http://www.canakkale.gen.tr |
Açıklama
|
Forsnet Bligi Teknolojileri tarafından hazırlanmış olan site, Çanakkale Savaşları ile ilgili ilk ve en kapsamlı sitelerden biri. Sitede savaşın tarihi, biyografiler, gazilerin hatıraları, şiirler ve albüm bölümlerini bulabilirsiniz. Sitenin İngilizce versiyonu da mevcut. |
Sitenin İsmi
|
Çanakkale Savaşları Araştırma ve Tanıtma Topluluğu |
Adresi
|
http://www.canakkalesavaslari.net |
Açıklama
|
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Çanakkale Savaşları Araştırma ve Tanıtma Topluluğu’na ait bir site. Site Çanakkale destanın yaşandığı ve bir darülfünun gömüldüğü bu yerde yüreklerinin yettiğince onların anı, iz ve hatıralarını tanıtıp anlatmaya gayret etmektedirler. Zengin içeriği sahip olan bu sitede makale şehit mektupları savaşların anlatımı, orijinal fotoğraflar ve daha birçok çalışma mevcut… |
Sitenin İsmi
|
Çanakkale Şehitleri Tanıtım ve Araştırma Derneği |
Adresi
|
http://www.canakkalesehitleri.org |
Açıklama
|
Açıklama:Çanakkale gazi ve şehitlerini tanıtma ve bu konuda araştırmalar yapmak üzere kurulan derneğin sitesi… Bu amaöla sergiler açan derneğin faaliyetleri konusunda bilgiler edinebilir ayrıca sergilenen çalışmaları ilgili siteden ücretsiz olarak indirebilirsiniz. Ayrıca sitede Çanakkale şehitlerini isim isim arayabileceğiniz bir bölüm var. |
Sitenin İsmi
|
Wikipedia.org Çanakkale Savaşları maddesi |
Adresi
|
http://tr.wikipedia.org |
Açıklama
|
Çanakkale savaşının nedenleri ve seyri hakkında özet bilgi verilen sitede, haritalar, fotoğraflar ve linkler mevcut… |
Sitenin İsmi
|
ÇOMÜ – Çanakkale Savaşları |
Adresi
|
http://canakkalesavaslari.comu.edu.tr |
Açıklama
|
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencilerinin Çanakkale Savaşları üzerine yaptığı çalışmaların yayınlandığı site içerik olarak en zengin Çanakkale Savaşları sitelerinden biri. Sitedeki çalışmaların “pdf” formatında olması kullanımı zorlaştırsa da site, değerli bir kaynak olarak ziyaretçilerini bekliyor. |
Sitenin İsmi
|
Gaziler Galerisi |
Adresi
|
http://www.gazilergalerisi.com |
Açıklama
|
1979-1981 yılları arasında Çanakkale iline bağlı 606 köyde Gazeteci yazar Cahit Önder’in 3 yıl süren araştırmalarıyla tespit ettiği 90 adet Çanakkale Gazisine ait yaklaşık 120 saat süreli ses kayıtlarından yararlanarak kurmak için mücadele verdiği “Gaziler Galerisi” nin tanıtım sitesi. |
Sitenin İsmi
|
Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi |
Adresi
|
http://canakkalektp.kulturturizm.gov.tr |
Açıklama
|
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ögrencilerinin Çanakkale Savaşları üzerine yaptığı çalışmaların yayınlandığı sayfada özellikle Çanakkale Savaşları Fotoğrafları bölümünü ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. |
Sitenin İsmi
|
Çanakkale Valiliği |
Adresi
|
http://www.canakkale.gov.tr |
Açıklama
|
Çanakkale Valiliğinin sitesi. Atatürk ve Çanakkale, Müzikler, Çanakkale Savaşları, Gelibolu Milli Parkı, Haritalar ve Gezi Rehberi bölümleriyle ziyaretçilerini bekliyor. |
Sitenin İsmi
|
Canlı Tarih Galerisi |
Adresi
|
http://www.canakkaletarihgalerisi.com |
Açıklama
|
Mehmet İhsan Gençcan ve Hasan Hüseyin Maltepe tarafından hazırlanan galerinin sitesi. Sitede galeriden fotoğraflar görebilirsiniz. Ayrıca rehberlik hizmeti için telefon numaraları da mevcut. |
Sitenin İsmi
|
Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanlığı Sitesi |
Adresi
|
http://www.tsk.mil.tr |
Açıklama
|
“Çanakkale Muharebelerinden Kesitler” bölümünde, orjinal ve az bulunur Çanakkale Hatırası fotoğrafları yüksek çözünürlükte görmek mümkün. Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal, Yarbay Hüseyin Avni Bey, Mehmet Çavuş, 13 Yaşındaki Gönüllü Bombacı orjinal fotoğraflardan bazıları… |
Sitenin İsmi
|
Geltag – Geliboluyu Tanıtma Gönüllüleri |
Adresi
|
http://www.geltag.com |
Açıklama
|
Çanakkale Savaşları ile ilgili geniş içeriği olan bir site. Savaşın tarihi, biyografiler, haberler, zengin fotoğraf galerisi, şehitlerin listesi, şiirler, makaleler, bilinmeyenler gibi bölümleri ile ziyaretçilerini bekliyor. |
Sitenin İsmi
|
Tarih Çevirme Kılavuzu |
Adresi
|
http://www.ttk.gov.tr |
Açıklama
|
Türk Tarih Kurumu sitesinde yer alan, Çanakkale Savaşları ile alakalı değişik belgelerde geçen tarihlerin miladi karşılıklarını kolayca bulabileceğiniz güzel bir sayfa… |
Yazan: Emre AYDOĞAN
Kaynak: https://www.gencyolcu.com/ – www.canakkale.gen.tr – www.duryolcu.com
Çok değerli kardeşim emre öncelikle çanakkale zaferi başlıklı çalışman çok güzel olmuş emeklerin gayret ve çalışmaların için sana tşk lerimi sunmak istiyorum.Genç Yolcu üyelerine ve diğer katılımcı arkaşlarımıza çok güzel bir bilgi dağarcığı sunmuş ve bilgilendirmiş olman hasebiyle tekrar teşekkürlerimi sunuyorum eline sağlık.Açıkcası ben yazını okurken tüylerimin diken diken olduğunu hissettim, bende tarihimizi çok seven ve itina ile araştıran birisi olarak Çanakkale gerek Türk Milletinin gerekse Dünya da büyük bir yeri olan en önemli ve en büyük zaferlerden birisi olduğu kanısındayım.Herkezin de malumu olduğu üzre önümüzdeki hafta 18 Mart şehitleri anma günü ve haftası ve bende bütün Türk Milletinin Şehitleri anma gününü en içten samimi duygularımla kalpten kutluyorum.Aziz Şehitlerimize Allah (C.C)’tan rahmet ailelerine de Sabrı cemil niyaz ediyorum.