Ezgilerin son umudu ‘Umut Mürare’
Aşk, muhabbet ve mahcubiyet
Umut Mürare, müziğe 1994 yılında amatör olarak kurdukları Grup Kardelen ile başlamış. O dönemde Beylerbeyi Müzik Okulu’nda piyano eğitimine devam etmiş. 3 yıl süren bu eğitimin ardından profesyonel anlamda müzik hayatının başladığını söylüyor. Mürare, müziğin kendi için duygu ve düşüncelerini notalarla ifade etmeye çalıştığı evrensel bir dil olduğunu ifade ediyor. Umut Mürare’nin müziği kadar yaptığı ezgilerin sözleri de dikkat çekici. Ona kendisine en çok ilham veren duyguların neler olduğunu sorduğumuzda şunları söylüyor: “En başta Rabb’imize ve güzeller güzeli Efendimiz’e (sas) olan aşk, muhabbet, hasret ve mahcubiyet. Bunun yanında mazlum insanların yaşadığı acılar, vatan hasreti, gurbet gibi duygular eserlerimin oluşmasında büyük etken.”
O, hayatı iki melodi görüyor: Doğum ve Ölüm. Bu sözle anlatmak istediği doğduğumuzda kulağımıza okunan ezan ve kamet, öldüğümüzde arkamızdan okunan salâ ve ezan. “Tabii ki hayatı müzik olarak görmüyorum ama şunu da biliyorum ki; hayatın da müzik gibi kendine özgü bir ritmi var. Kimi zaman hareketli kimi zaman yavaş, kimi zaman neşeli kimi zaman ise hüzünlü.” Onun yaptığı müzik tarzı kimi zaman ezgi, kimi zaman ilahi diye adlandırılıyor. Ama o hislerini kendine özgü bir dille ifade ettiği için yaptığı müziğin adına özgün müzik diyor.
İnançlarımız yüzünden yaftalandık
Umut Mürare’nin yaptığı müzik tarzı bir zamanlar çok modaydı. Kitleler peşinden koşuyordu. Hatta bir zamanlar yeşil pop diye adlandırılıyordu. Peki bu müzik o zamandan bu zamana nasıl bir süreç geçirdi? “90’lı yıllardı. Bu müzik türü o dönem ve öncesinde bastırılmış, susturulmuş birçok insanın tepkilerini dile getiriyordu. Dini hassasiyetleri ön planda tutan bu müzik türü, insanların inançları ve yaşantılarıyla birileri tarafından çok çabuk yaftalandığı o dönemde “yeşil pop” ismiyle damgalandı. Şimdilerde ise bu müzik türü, gelişen teknoloji ve farklı tarzda denemeler ile sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde geniş kitlelere hitap ediyor.”
Umut Mürare, televizyonlarda çok fazla görünmese de, yurtiçi ve yurtdışında birçok seveni var. O, bu ilgiyi şöyle değerlendiriyor: “Ben sadece işimi elimden geldiği kadar en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum. Bu işi sadece bir meslek olarak görmeyip, beni dinleyenlerin de duygularına tercüman olmaya çalışıyorum.” Sanatçı, kendi albümleri dışında aranjör ve müzik yönetmeni olarak, Murat Göğebakan, Dursun Ali Erzincanlı, İbrahim Sadri, İkbal Gürpınar ve Ersen Dadaşlar gibi birçok ünlü isimle birlikte çalıştı. Sanatçı, hepsinin kendisi için farklı ve özel deneyimler olduğunu ifade ediyor.
Sanatçının müzik yönetmenliği ve aranjörlüğünü kendi yaptığı ‘Duamsın’ adlı çalışma, onun üçüncü solo albümü. Albümde Türkçe haricinde İngilizce ve Arapça şarkılarının olduğu 12 eser yer alıyor. 6 eser sanatçıya, diğer 6 eser ise Mürare’nin ‘dostlarım’ dediği sanatçılara ait. Sanatçı, her eserin özenle seçildiğini ve hepsinin ayrı bir hikâyesi olduğunu ifade ediyor. Mina Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini alan “Duamsın” isimli albüm www.umutmurare.com adresinden de temin edilebiliyor.
Çocukların ezgilerimi seslendirmesi beni çok duygulandırıyor
Umut Mürare, Türkçe Olimpiyatla-rı’nın sürdüğü bugünlerde farklı bir heyecan yaşıyor. Çünkü yazdığı “Ben Seni Görmeden Sevdim” isimli şiiri 2009 yılı Türkçe Olimpiyatları’nda şiir dalında dünya birincisi seçilerek ödül almış. Mürare, “Bu etkinliklerde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Böyle önemli bir organizasyonda bana ait eserlerin başka ülkelerden gelip yarışmaya katılan gençler tarafından yorumlandığını görmek beni hem sevindiriyor hem de duygulandırıyor.” diyor.
Mavi Marmara’ya duyarsız kalamazdım
Umut Mürare, Mavi Marmara baskınında hayatını kaybedenler için yazdığı eseri de yeni albümüne aldı. Bunun sebebinişöyle açıklıyor: “Bir sanatçı dünyada gelişen olaylara asla duyarsız kalamaz. Bu insan olmanın gereğidir ki duyarsız kalıyor ise o zaman o sanatı başka amaçlar için yapıyor demektir. Ben, beni takip edenlerin sesine ses olmaya, söylemek istediklerini sanatımla ifade etmeye gayret ediyorum. “Yola çıkanlar” isimli eser de Mavi Marmara gemisi ile Filistin’e sadece insani yardım için yola çıkan ve o gemide şehit olan 9 kardeşimiz için yazılan özel bir eser. Ruhları şad olsun.”
Haber:a.pektas@zaman.com.tr