Olurlar ve Olmazlar
Olurları ve olmazları sıraladım dün kendime. Olurlardan küçük bir merdiven dizildi kalbime doğru. Olmazlar ise basamak basamak arttı benden uzağa doğru. Ne kadar fark olduğunu içim acıyarak gördüm. Acılarıma merhem aradım lakin aradığım ve bulduğum tüm ilaçlar bende hükmünü yitirmiş oluyordu. Hızla kaçmaya çalıştım içinde bulunduğum halden ancak ayaklarıma bir mıknatıs yapışmış gibi olduğum yerden ayrılamadım bir milim. Elimi yüzüme kapadım gözlerimle hakikatleri görmemek için lakin kalbimden gördüklerimi yok etmeye gücüm yetmedi. Can havliyle attım kendimi yerin dibine. Nefes alamadığım her dakika umut besledim ölüm adına.
Defalarca kendine ve sevgisine yenik düşmüş olan ben yine kendinde kendini kaybetmenin kendini kendinde tüketmenin bedelini ödeyecektim. Aynı ortamda yaşadığımız her zaman dilimi benim kendime ait olan yanımdan çok şey tüketecekti. Olurları olmazları dizdim dün gece. Hece hece kelime kelime oldu kelimeler cümleye döndü. Cümleler birleşip de bizlik bir bölüm oluşturmadılar hayatımızı yazdığımız romanda. Uzağa düştü kelimeler benden ve senden kaçarak. Uzağa düşmüş biz olmayan cümlelere küstüm her defasında canım yana yana. Sonra küstüğüm için küsmeyi icat ettiğim için yine ben suçlandım. Söyleyen değil söylenen suçlu oldu bu romanda. Yazdırana değil yazana yüklendi bütün yük ve sorumluluk. Gitmenin ve kalmanın tüm sorumluluğun yüklenmesi gibi. Sorumluluklar altında kalıp da sorunsuz gibi yaşamak ne kadar gerekliyse o kadar yaşandı bazı gereklilikler. Yada sorumlular çekildi köşe başlarına hükümsüz kılındı tüm olumsuz davranışları. Bir adım ilerlenmedi geleceğe dair bugüne ait olandan hatıralardan. Hatıralar korktu kaçtı yaşananlardan tedirgin oldukları için, onları diplerde bulmak için çok çaba verildi lakin olmayacak olan olmuyor zaman bizden yana genişlemiyor zaman sadece sana ve bana dönüyordu ve sana ve bana ait olmayan bir yaşama dönecekti bizden sonra. Hatta sırf başkaları için biz kaybolacak, değişecek azalacak ve azaltacaktık….
01.03.2010
Kerime Küçük